Hukukçu Murat Demir’den 2 Temmuz değerlendirmesi

2 Temmuz 1993 yılında Sivas Madımak Oteli’nde yaşanan katliama ilişkin hukukçu Murat Demir değerlendirmelerde bulundu. Katliamın yaşandığı dönemde avukatlık yapan ve katliama ilişkin davada oluşturulan « Devrimci Demokrat Avukatlar Grubu »da yer alan Demir, katliamın üzerinden 29 yıl geçmesinin ardından adaletin sağlanmamasına değindi.

Hukukçu Murat Demir’in yazısını yayınlıyoruz:

Ben Murat Demir.
Sivas Madımak Katliamı Davasında Avukatlık yaptım.
Katliamın gerçekleştiği tarihten, Devrimci Avukat kimliğim nedeniyle tutuklanana kadar bütün duruşmalara iki avukat sözcü olarak belirlenmişti. Devrimci-Demokrat Avukatlar Grubu Sözcüsü olarak katıldım.

Davadaki bütün dosyaları, oluşturduğumuz Devrimci Demokrat Avukatlar Grubu olarak teker teker inceledik. Katliamı bütün boyutları ile araştırdık. Gerçek sorumluların açığa çıkarılması ve yargılanması için elimizden gelenleri yapmaya çalıştık.
Ben burada daha çok olayın sorumlularına dair boyutunu, yaptığımız araştırmalarda ortaya çıkan bilgileri sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

●Tutanaklara göre yaklaşık 15 bin kişi katliamın gerçekleştiği gösterilere katılmış.
-160 kişi gözaltına alınmış.
-123 kişi hakkında ilk dava açılmış.

●2 Temmuz dan birkaç gün önce yüzlerce katil bir spor aktivitesi bahanesiyle Sivas'a toplanmış, çevredeki Kuran Kursu yurtlarına, Çermik'teki otel ve yurtlara doldurulmuş.
Spor faaliyeti bitmesine rağmen 2 Temmuz'a kadar buralarda bekletilmişler.

●2 Temmuz'dan bir gün önceden başlayarak, " Müslüman Kamuoyuna " başlıklı bildiri ile kitleler,  Aziz Nesin ve katılımcılara karşı provoke edilmeye başlandı.

●Müslüman Kamuoyuna; başlıklı bildirinin Sivas Emniyet Müdürlüğü Faks’ından gönderildiği açığa çıktı.

●Mahkeme daha sonra Müslüman Kamuoyuna bildirisinin altında yer alan Müslümanlar ismiyle bir Örgüt bulunup bulunmadığını Polise bir yazıyla sormuş.
Polis "yok" dedi. Konu kapanmış....

●Sadece 123 kişi hakkında Dava açıldı.

●Açılan Davada Örgüt bağlantısı tespit edilemedi?

●Ankara DGM Savcılığıncanca-Nusret Demiral ve ekibi- açılan ilk davada Aziz Nesin tahrikçi olarak gösterildi.
Katillerin basit, adi bir adam öldürmeyle ve toplantı ve gösteri yasasına muhalefetle suçlandılar.

(Savcılar: Nusret Demiral, Nuh Mete Yüksel, Ülkü Coşkun, Talat Şalk -ek bilgi( bu ekip "91'de benim işkencemi bizzat yönetti))

●Katliama fiili ve aktif olarak katılan onlarca kişi, örneğin İstanbul Belediyesinde çalıştı, kendi evinde kaldı, hapishanede evlendi, hapishanede çocuğu oldu, adını Hizbullah koydular. Yurtdışına kaçanlar hakkında Devlet inatla birşey yapmadı.

●Yine katillerin önemli bir kısmı otobüslerle Romanya'ya taşındı.

●Bir örnek olarak katil Cafer Erçakmak, evinde ailesiyle hayatını sürdürdü. Polis kapıyı çalıp sadece baban evde mi? diye sordu ve gitti.

●Sivas'ta konumlanan Özel harekât Timleri ani bir emirle Tokat dağlarına sahte bir ihbarla gönderildi. Tokat'ta herhangi olay, çatışma o günlerde yaşanmadı. Bilinçli olarak şehirden uzaklaştırıldılar.

●Tüm gün boyunca süren olaylar şehirde bulunan binlerce asker, polis ve diğer devlet görevlilerinin olaya müdahale etmesi engellendi.
Olay yerinde bulunanlar bir emirle geri çekildi.

●Madımak otelinde bulunan o tarihte milletvekili olan Arif Sağ, Sosyal Demokrat Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’de dahil onlarca telefon görüşmesi yaptı yardım istedi. Sözler verildi ama kimse yardıma gelmedi.

●Davada katillerin Avukatlığını üstlenen onlarca Avukat AKP den milletvekilliği, bakanlıklarla ödüllendirildiler.

●Adalet Bakanlığı da yapan Şevket Kazan, bu davada yasal olarak Katillerin Avukatı olamayacağını bildiği halde dosyaya Vekâlet koydu.

●Duruşmalar boyunca Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde Katledilenlerin aileleri ve Avukatları üzerinde tam bir devlet terörü uygulandı

●Duruşmada özellikle Kadın Avukatlara çakmak atma, küfretme, cinsel organını gösterme gibi alçakca saldırılar, mahkeme ve savcılıkça görmezden gelindi.

●Katliama katılan katillerin, Refah partisi, MHP, Büyük Birlik Partisi, Hizbullah, IBDA-C, Fetullah, Cemalettin kaplan, İskenderiye Cemaati, Menzilciler, İslami Hareket'le bağlantılı olduklaŕını tesbit ettik.

●Yaptığımız görüşmeler sonucu Madımak'ta yaşamını yitirenlerden 33 kişinin şehidimiz olduğu sonucuna vardık.
Bu konu Alevi Hareketince ciddi araştırtmalı ve net olarak ortaya konulmalıdır.

●Özellikle burjuva basın ve yayın Organları ve boyalı basın katliamı çarpıtarak, yalan haber ve provokatif yayınlarla üstünü örtmeye çalışmışlardır.
Hala bu tür haberleri yapanlar hakkında ciddi bir teşhir yapılamamıştır.

●Tansu Çiller, Süleyman Demirel de dahil açıkça katliamı onayan açıklamalarda bulunmuslardır.
Katliam tarihinde hükümet ortağı Sosyal Demokrat SHP ve Başbakan yardımcısı da Erdal İnönü’dür.

●Devrimci-Demokrat Avukatlar Grubu o tarihte katliamın açık ve net bir devlet organizasyonu olduğunu açıklamış; Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, Başbakan, Başbakan Yardımcısı, Bütün Bakanlar, Emniyet genel Müdürü ve Sivas’ta bulunan bütün Güvenlik yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunmuş ve katliamı: insanlığı karşı suç kapsamında değerlendirmiştir
Devrimci-demokrat avukatlar grubu olarak; yaptığımız özenli inceleme ve değerlendirmeler sonucunda:

■Bu katliamın bizzat devlet tarafından organize edildiği

■Katillerin devlet tarafından korunup kollandığı

■Katliamı planlayan, organize eden, koruyanların ortaya çıkartılmasının özellikle engellendiği

■Katiller ve onlara yardım eden koruyan yâda savunanların ödüllendiği, devlette önemli kademelere getirildiğini tespit ettik.

SONUÇ OLARAK:

Katliamın asıl manevi faili: organize eden, planlayan, koruyan ve kollayan bizzat devlettir

Katliamın maddi faili: Sokağa çıkıp önüne gelen her şeyi yıkan Madımak’ı yakan, taşlayan, öldüren…

Katleden: İslamcı-faşist ırkçı işbirlikçi: ismini yukarda verdiğimiz örgütler ve onların kullandığı bir kısım hapse giren ama çoğu kaçırılıp kollanan katiller sürüsüdür.

Murat Demir - Hukukçu

Dogan Presse Agence


:

Poste similare


Photos de l'article

Video de l'article