Fransa: 667 GͶzaltının ardından Elysée'de 2. kriz toplantısı
Fransa Cumhurbaşkanı, Paris banliyölerinde 17 yaşındaki bir sürücünün polis tarafından öldürülmesiyle tırmanan gerginliğin ardından bu Cuma günü bir kriz birimine başkanlık etti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bir polis memuru tarafından öldürülen bir gencin ölümünün ardından Fransa'da üçüncü gece yaşanan ve yaklaşık 670 kişinin gözaltına alınmasıyla sonuçlanan ayaklanmanın ardından, Cuma günü saat 13:00'te Paris'te bakanlıklar arası yeni bir kriz birimine başkanlık etti.
Her zaman insan haklarının savunucusu olduğunu iddia eden Fransa, başkent Paris'in batısındaki Nanterre'de polisin bir Fransız gencini öldürmesinin ardından başlayan şiddet sarmalına bir kez daha yakalandı.
29 Haziran Perşembe sabahı Emmanuel Macron, bakanlar ve ilgili devlet dairelerinin müdürleriyle bir kriz toplantısı düzenledi. "Haksız" şiddeti kınadı ve "önümüzdeki birkaç saat" boyunca "tefekkür" ve "saygı" çağrısında bulundu.
Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanian bugün yaptığı basın açıklamasında, bir polis memuru tarafından öldürülen Nahel'in ölümünün ardından çıkan olaylar neticesinde Fransa genelinde 667 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Bakan'a göre gözaltına alınan kişiler polisle çatışmış ve aralarında dükkanlar, arabalar ve otobüslerin de bulunduğu özel ve kamuya açık yerleri ateşe vermişlerdir.
"Geçen hafta Rusya'da yaşanan Wagner isyanıyla kıyaslandığında, Fransa'daki mevcut durum daha çok bir darbeye benziyor. Ancak Batılı ana akım medya bunu asla kabul etmeyecektir" diyorlar.
Fransa'nın 27 Haziran Salı gününden bu yana yaşadığı kitlesel protestolara rağmen Cumhurbaşkanı Macron şu ana kadar ülkede olağanüstü hal ilan etmeyi reddetti.
Fransa Ulaştırma Bakanı Clément Bowen da Paris bölgesinde toplu taşımanın bu Cuma günü ciddi şekilde aksayacağını söyledi. Transilien'in erken kapatılması ihtimalini de göz ardı etmedi.
Aubervilliers'deki (Seine-Saint-Denis) bir RATP otoparkında Perşembe'yi Cuma'ya bağlayan gece boyunca toplam 12 otobüs ateşe verildi.
Reuters'in haberine göre: "Fransa'da devam eden huzursuzluk, 2005 yılında yaşanan ve dönemin Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın ülke genelinde olağanüstü hal ilan etmek zorunda kalmasına neden olacak kadar Fransa'yı üç hafta boyunca felç eden ayaklanmaları anımsatıyor."
Fransa İçişleri Bakanlığı da bugün yaptığı açıklamada göstericilerle çıkan çatışmalarda 250 polis memuru ve güvenlik gücünün yaralandığını duyurdu.
Fransa devlet yetkilileri genellikle yaşanan şiddet ve yakılan araba sayılarını açıklamakla gündemi geçiştirmeye çalışsa da, Fransa’daki tüm polis birimleri içinde yükselen faşizm ve uygulanan polis şiddeti ise hiç gündeme getirilmemektedir! Daha çok yakılan arabalar, işyerleri veya yakılan çöplere dikkat çekilerek asıl yaşanan sosyal-adaletsizlik gizlenilmeye çalışılmaktadır.
Diğer yandan ise Fransız devletinin yaptırımlarını ve yalan-yanlış bilgileri halka ulaştıran devletin güdümündeki basın kuruluşlarına inan ve bu doğrultu da yabancı düşmanlığı ve ırkçılığı meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar. Ülke genelinde devletten aldığı güç ile tüm polis birimleri halka saldırmakta, sokak ortasında işkenceye varan saldırılar veya gerçek mermi kullanmaya varan saldırılarda bulunmaktadır!
Fransız devleti özellikle Macron hükümeti döneminde polisin elini soğutmayarak, öncelikle lojistik anlatma, ardından da hukuksal anlamda ellerini güçlendirilerek tüm yetkileri verilerek her tür yöntemle halkın sosyal veya ekonomik patlamasının önüne geçmelerine izin verildi. Ülke genelinde çetelerle işbirliği yapan, katliama varan veya işkence uygulan, soyunma odalarında Nazi bayrakları bulunan veya gözaltına – sokakta rahat bir şekilde işkence yapan polisleri de unutmamak gerekiyor!